17 YAŞIMA MEKTUP

 

Merhaba.

“Nasılsın?” demeyeceğim çünkü nasıl olduğunu biliyorum. Kafanın içindeki düşünceleri, neyi neden yapmaya çalıştığını, hangi gece ağlayıp sabah hiçbir şey olmamış gibi gülümsediğini… Hepsi ezberimde. Sen benim içimde sakladığım en kırılgan, en gerçek halimsin.

Herkes geleceğe, on yıl sonrasına mektup yazar. Ben ise geçmişime… Sana.

Çünkü senin sesin bazen hâlâ kulağımda. Bazen aynada göz göze geldiğimde, hala o ürkek ama umut dolu bakışlarını görüyorum.


Sen o yaşta her şeyin mümkün olduğunu sanıyorsun. Dünya sana sonsuz bir oyun alanı gibi geliyor. İyi ki öyle sanıyorsun aslında. Çünkü inandığın şeyler seni bir süre ayakta tutacak.

Ama birkaç yıl içinde fark edeceksin ki hayat bazen en çok inananları sınar. Umutla bakan gözlerine perde çekilecek, bazı hayaller çatlayacak. Ama bu seni eksiltmeyecek.

Aksine…

İçini büyütecek.

Bazı insanlar sana zarar verecek. “Ben asla yapmaz” dediklerinden göreceksin en derin hayal kırıklıklarını. Bazı vedalar, “özür dilerim” bile demeden gidecek.

Buna alışamayacaksın.

Ama öğrenmeye başlayacaksın: İnsanlar her zaman senin kadar düşünceli olmayacak. Ve senin de herkesi anlayacak kadar sabrın olmayacak.

Bu hayatta en geç öğreneceğin şey: Kendin olmanın kimseye açıklamasını yapmaman gerektiği olacak.

Çünkü sen kendi doğrularınla yürüdükçe, seni anlamayanlar olacak. Ama zamanla fark edeceksin ki seni gerçekten sevenler, seni anlamadan da sevebilenlerdir.

Ve bu seni özgürleştirecek.

Bazen ayna karşısında kendine bakacaksın ve “Ben kimim?” diyeceksin.

Ama sonra, zamanla…

O sorunun cevabını dışarıda değil, içindeki cümlelerde arayacaksın.

Yazılarında, sustuğunda attığın iç çekişlerde, konuşamadığın her kelimenin ardından gelen gözyaşlarında bulacaksın kendini.

Ağlayacaksın.

Bazı geceler “yorgunum” deyip, kimseye ne kadar kırıldığını anlatamayacaksın.

Ama sabah olacak.

Gözlerini silip gülümseyeceksin.

İşte o gülümsemeyi, senden kalan en güçlü hatıra olarak taşıyacağım ben.

Bir gün anlayacaksın…

Görünmeye çalışmak değilmiş mesele.

Kendini görebilmekmiş.

Herkesi anlamaya çalışmak değilmiş çaba.

Kendini anlamakmış.

Birine “beni anla” demek yerine, “kendimi biliyorum” diyebilmekmiş güç.

Ve bir gün…

Sen büyümüş olacaksın.

Ama içindeki o 17 yaşındaki kıza bir bakacaksın.

“İyi ki varsın” diyeceksin.

Çünkü o hâlâ senin içinde; en saf yanın, en güçlü yönün olarak duruyor.

Bu mektubu senin için yazıyorum ama aslında kendim için de.

Çünkü büyümenin yükünü taşırken, o küçük kızı unutmamak gerek.

İyi ki varsın.

Ve hiç gitme.

Çünkü ben seni çok sevdim.


                     “Küçükken saklandığın yerler büyüyünce sığınağın olur.”



Yorumlar

Popüler Yayınlar